ÇOK PARTİLİ DÖNEM, DEMOKRASİ, MENDERES
İkinci Dünya Savaşı sonunda İstanbul’a Missouri adlı bir Amerikan gemisi yanaşması Türkiye tarihi açısından yeni bir döneme kapı açmıştı. Missouri ile birlikte Türkiye’nin Sovyet tehdidine karşı yeni dostlar kazandığı ve soğuk savaşın startının verildiği konuşuldu. Bu ziyaretin ardından, Türk-Amerikan ilişkileri, ticareti hızla gelişirken, siyasal düzlem ve hayatta yaşanan değişiklikler ile birlikte Türkiye “Küçük Amerika” olarak anılmaya başladı.
Bu yakınlaşmanın yeni filizlendiği dönemde Türkiye,
siyasal düzlemi Amerika’daki gibi iki farklı kutba ayrıldı: Cumhuriyet Halk
Partisi ile gelen Merkez Sol ve Demokrat Parti’nin savunduğu Merkez Sağ.
Merkez Sol: Reformist metotlarıyla birlikte demokratik toplumculuğu kurmayı hedefleyen politik bir ideolojidir. Batı ve Kuzey Avrupa’da yaygın bu ideoloji kapitalizmin neden olduğu eşitsizlik ve adaletsizlikleri demokratik sistem içinde kabul edilebilir düzeye indirmeyi amaçlar ve karma ekonomi-politiği savunur.
Türkiye’de bu ideolojiye, Demokratik Sol Parti ve Cumhuriyet Halk Partisi örnek verilebilir.
Cumhuriyet Halk Partisi: Cumhuriyet Halk Partisi Türkiye'de bir Kemalist, sosyal liberal ve sosyal demokrat bir siyasi partidir. Türkiye Cumhuriyeti'nin en eski siyasi partisi ve Türkiye’nin kurucu partisi olarak tanımlanır. Şu anda Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde ana muhalefet olan Cumhuriyet Halk Partisi, kendisini "Türkiye Cumhuriyetinin kuruluş ilkelerine ve değerlerine sadık modern bir sosyal demokrat parti" olarak tanımlıyor.
1946 seçimleri, Türkiye Cumhuriyetinin ilk çok
partili genel seçimi olarak kabul edilir ancak bu seçim adli denetim dışında,
açık oy, gizli sayım ve çoğunluk sistemi esasına göre yapıldı. Bu nedenle,
toplam oy sayısı; kaç kişinin oy kullandığı, oy oranları Yüksek Seçim Kurulu
arşivinde yer almıyor. Seçimin ardından CHP 395, DP 64, Bağımsız vekiller 8
sandalyeyle mecliste temsil edildi.
1950 seçimleri ‘gizli oy, açık tasnif’ tekniğinin
uygulandığını ilk seçim olması itibariyle, oy verileri tüm vatandaşlar
tarafından elde edilebilir.
1950 seçimleri ile birlikte, Türkiye’de iktidar ilk
kez el değiştirmiştir. Bu seçim ile birlikte kurucu parti olarak bilinen CHP
ana muhalefet olurken, CHP’den ayrılan vekillerle kurulan daha liberal ve
muhafazakar bir Türkiye’yi savunan DP iktidar olmuştur.
1950 seçimleri ile birlikte, Türkiye’de iktidar ilk
kez el değiştirmiştir. Bu seçim ile birlikte kurucu parti olarak bilinen CHP
ana muhalefet olurken, CHP’den ayrılan vekillerle kurulan daha liberal ve
muhafazakar bir Türkiye’yi savunan DP iktidar olmuştur.
Merkez Sağ: Politikada muhafazakar ve milliyetçi olunması gerektiğini savunan politik pozisyondur. Ekonomik olarak, genelde piyasacı liberal ekonomi görüşlerini benimseyen, ancak devlet mekanizmasının ekonomiye olan müdahalesinin de sıklıkla görüldüğü bir ideolojiktir.
Türkiye siyasetinde Demokrat Parti, Doğru Yol Partisi, Anavatan Partisi ve Adalet Partisi gibi örnekleri görülür.
Demokrat Parti: 1930 yılında Ali Fethi Okyar tarafından kurulan Serbest Cumhuriyet Fırkası sonrasında ülkenin orta derecede sağ kanat bir siyasi partisi ve ülkenin üçüncü yasal muhalefet partisi oldu ve Celâl Bayar'ın kurucusu ve başkanı olan muhalefet partileri, Cumhuriyet Halk Partisi döneminde iktidara geldi. Parti liberal hareketleri ve muhafazakar politikaları yoğun bir dille savundu ancak 1960 Darbesi ile birlikte kapatıldı.
1954 seçimlerinde ise Demokrat Parti oy kullanan
seçmenin yüzde 58.8’inin oyunu alarak, 516 vekil ile ikinci kez hükümet kurma
yetkisi aldı. Bu seçimde Cumhuriyet Halk Partisi 31, milliyetçi politikalarla
mecliste temsil hakkı elde eden ilk parti olan Cumhuriyetçi Millet Partisi 5
vekil ile temsil edildi. Böylelikle, Türk siyaseti tüm dünyada aşırı sağ olarak
bilinen milliyetçi ideolojiyle tanıştı.
Aşırı Sağ: Siyasette sağcılığın en yüksek biçimini gösterir. Aşırı sağ siyaset toplumsal hiyerarşiyi destekler; daha doğuştan bazı insanların aşağı, bazılarınınsa üstün olduğu gibi düşünceleri içinde barındırır. Belirli kişilerin ya da grupların üstünlüğünü destekler. Günümüzde aşırı sağ, istenmeyen gruplara karşı göç ve uyum karşıtlığı duruşları, sosyokültürel boyutta baskı, milliyet ayrımcılığı gibi görüşleri savunmaktadır.
Cumhuriyetçi Millet Partisi, MHP veya BBP gibi aşırı milliyetçi ve Saadet Partisi gibi Milli Görüşçü, HüdaPar gibi İslamcı partiler Türkiye’de aşırı sağı oluşturur.
1957 seçimleri Demokrat Parti’nin tarımda
modernleşme politikalarına övgüleriyle ve ABD’den gelen yardımların doğru
kullanılmadığı eleştirileriyle dolu bir dönemde gerçekleşti. Bu seçimde de
hükümet kurma yetkisi yüzde 48.6 oy ile temsil edilen Demokrat Partisi’ne
verilirken, bir seçime göre CHP vekil sayısını beş kat artırarak yüzde 41.4 ve
178 vekil ile temsil edildi. Cumhuriyetçi Millet Partisi ve CHP’den kopan
vekillerin oluşturduğu Hürriyet Partisi 4 sandalye hakkı kazandı.
Hürriyet Partisi ile birlikte ilk kez aynı ideoloji
ve siyasi pozisyon mecliste iki farklı parti tarafından temsil şansı buldu.
TÜRKİYE DARBE İLE TANIŞIYOR
Bir tarafta dış borçlanma, işsizlik ve devlet
baskısı, diğer tarafta dış mihraklar ve hainlik söylemleriyle geçen çalkantılı
bir sürecin ardından 1960 yılında Türkiye’de 27 Mayıs Darbesi olarak bilinen
askeri girişim gerçekleşti.
Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk darbesi Milli Birlik
Komitesi tarafından hazırlanan sonrasında siyasete girerek Milliyetçi kanadının
en önemli figürlerinden olacak Alparaslan Türkeş tarafından şu bildiri ile
duyurulmuştu:
"Sevgili vatandaşlar! Dün gece yarısından
itibaren, bütün Türkiye'de, deniz-hava-kara Türk Silahlı Kuvvetleri, el ele
vererek, memleketin idaresini ele almıştır. Bu hareket, Silahlı Kuvvetlerimizin
müşterek iş birliği sayesinde, kansız başarılmıştır! Sevgili vatandaşlarımızın
sükûn içinde bulunmalarını ve resmi sıfatı ne olursa olsun hiç kimsenin sokağa
çıkmamalarını rica ederiz"
Darbe yönetimin topladığı Kurucu Meclisin
yaptığı 1961 Anayasası çift meclis düzenlemesini getirdi. Türkiye Büyük Millet
Meclisi Millet Meclisi ve Cumhuriyet Senatosu'ndan oluştu. Bu yeni gelişme ile
birlikte, Türkiye Cumhuriyeti ilk kez çift meclisle tanışırken, Türkiye
halkları I. Meşrutiyetin ardından ilk kez bir çift meclise şahit oluyordu.
Bir yıl içerisinde hazırlanan Anayasa ile birlikte,
1961’de darbe hükümeti yerini demokratik hükümete bıraktı. 1961 seçimleri ile
TBMM ilk kez dört farklı parti ile yasama görevini üstlendi.
Adalet Partisi: 1960'larda ve 1970'lerde öne çıkan bir Türk siyasi partiydi. Yeni Türkiye Partisi ile birlikte Demokrat Parti’nin ardılı olan AP, altı kez başbakan olarak görev yapan Süleyman Demirel'in hakimiyeti altındaydı ve 12 Eylül 1980'deki askeri darbe sırasında kapatıldı. Darbenin hemen sonrasında 1983 yılında Doğru Yol Partisi olarak yeniden kuruldu. Parti Nato üyeliğini, Amerika ile işbirliğini ve liberal politikaları güçlü bir dille savundu.
Cumhuriyet Halk Partisi ve Adalet Partisi’nin kurduğu büyük koalisyon Türkiye tarihinin ilk koalisyonu oldu ve bir sonraki seçime kadar görevde kaldı. Cumhuriyet Halk Partisi yüzde 36.7, Adalet Partisi yüzde 34.7 Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi yüzde 13.9 Yeni Türkiye Partisi yüzde 13.7 oy alarak meclise girdi.
Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi: Türkiye’nin milliyetçi politikaları savunarak Meclis’te çift sayılarda sandalye elde eden ilk partidir. CKMP, Milliyetçi Hareket Partisi’nin öncülüğü kabul edilir. Parti Türk Birliği ve Türk Milliyetçiliği savunuculuğuyla bilinir.
MECLİS'TE SOSYALİST PARTİ
1965 seçimleri Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk
kez bir Sosyalist partinin mecliste temsil edilmesine sahne olmuştur. Altı
parti ile kurulan mecliste Adalet Partisi yüzde 50.8 oy ile tek başına iktidar
olmuştur. Ana muhalefet görevi alan CHP, %28.7 Millet Partisi yüzde 6.2
Yeni Türkiye Partisi %3.7 Türkiye İşçi Partisi %3.0 Cumhuriyetçi Köylü Millet
Partisi yüzde 2.2 oy ile temsil edildi.
1965 seçimlerinde Adalet Partisi, heyecanlı
"anti-komünizm" sloganlarına ve "İslam"a dayanan bir seçim
kampanyası yürüttü.
Parti genel başkanı Süleyman Demirel’in 29
Haziran’da Samsun’da yaptığı konuşma, AP’nin seçim kampanyasının ana temasını
oluşturacaktı: “Biz komünist düşmanıyız. Komünizmle yılmadan mücadeleye
kararlıyız. Biz aşırı sol cereyanlarla mücadeleye kararlıyız.”
Merkez sağ’da oluşan bu refleksin sebebi, 1961'de
kurulan ve 1965’te meclise girebilen ilk sosyalist parti Türkiye İşçi Partisi
oldu. CHP ise, Türkiye İşçi Partisi’ne yönelebilecek sol oyları alabilmek ve
ilerici yeni bir imaj yaratmak için “ortanın solu” sloganını kullandı.
Merkez sol ve merkez sağ ile başlayan Türkiye’nin
demokrasi serüveni aşırı sağ ve aşırı sol ideolojilere sahip Milliyetçi ve
Sosyalist iki partiyi de bünyesinde kabul etmeye başladı.
Aşırı Sol: Hiyerarşide iyileşme arayan ve zenliğin eşit dağıtımını destekleyen soldan, yöntem bakımından ayrılır. Daha radikal ve tam devrim yanlısıdır. Aşırı sol kanat siyasette din ve milliyet anlayışı arka plandadır. Her türlü milliyetçiliği reddeder. Çünkü bütün insanların tek çatı altında dayanışma içerisinde yaşamasını savunur. Tam eşitlikçidir. Sınıf çatışmalarını yok etmek, daha doğrusu sınıfsız bir toplum oluşturmak için ekonomik taleplerin eşit dağıtımını savunur. Bu yönüyle sosyal demokrasiden ayrılır.
Türkiye İşçi Partisi: 1961’de kabul edilen yeni anayasa sayesinde, tamamı sendika üyeleri tarafından kuruldu. En büyük vaadi toprak reformu olan parti, “Köylüye toprak, herkese iş” sloganıyla ses getirdi. 1965 seçimlerinde yüzde 3 oy alarak 15 milletvekili ile mecliste temsil edilen TİP, 1971 ve 1980 askeri müdahalelerince ardarda kapatıldı.
1969 seçimleri Türkiye’de ideolojik kamplaşmaların
hızlandığı bir süreçte yapıldı ve Türkiye tarihinin en düşük katılımlı seçimi
olarak tarihe geçti.
Seçmenin sadece yüzde 64,3’ü sandığa gitti.
AP yüzde 6,4 oy kaybederek yüzde 46,6 oy oranı ile 256 milletvekili ile
tek başına iktidar olurken, CHP ise yüzde 27ye gerileyerek 143
milletvekili ile meclise girdi. Meclis sekiz farklı siyasi partiye sahne
olurken, Milliyetçi Hareket Partisi, bu seçimde yalnızca bir vekil kazanarak
Türkiye siyasal hayatına eklemlendi.
Milliyetçi Hareket Partisi: 9 Şubat 1969 tarihinde kurulan, Türk-İslam ülküsü ve özellikle Türk milliyetçiliğini savunur. Parti 1969 yılında önceden 1965 yılında Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi'nin (CKMP) genel başkanlık görevini üstlenmiş emekli albay Alparslan Türkeş tarafından kurulmuştur. Parti, pozisyon terminolojisinde aşırı sağ yelpazede yer alır. CHP’den sonra en uzun süre mecliste temsil edilen parti konumundadır.
ERBAKAN VE MİLLİ GÖRÜŞLÜ YILLAR
1969 seçimlerinin ve TBMM’nin 14. dönem
milletvekillerinin görevleri devam ederken, 12 Mart 1971’de Türk Silahlı
Kuvvetleri'nin Genelkurmay Başkanı, Kara Kuvvetleri komutanı, Deniz Kuvvetleri
komutanı ve Hava Kuvvetleri komutanının imzasıyla Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay'a
bir muhtıra vererek hükûmetin istifaya zorlandı. Bu olay, tarihte 12 Mart
Muhtırası adını aldı.
Türkiye Cumhuriyeti tarihinde meydana gelen
dördüncü; başarılı olmuş ikinci; ve emir-komuta zinciri içerisinde yapılmış ilk
askeri darbe eylemidir.
Parlamento feshedilmedi, partiler kapatılmadı,
Anayasa askıya alınmadı. Askerler bağımsız bir hükümet istiyorlardı. Eğer böyle
bir tarafsız başbakan Meclis içinden çıkar da güvenoyu alırsa, sorun
kalmazdı. CHP Kocaeli milletvekili Nihat Erim 26 Mart günü CHP'den istifa etti.
Böylece artık bağımsız başbakan olan Erim partiler üstü reform
hükümetini kurdu.
12 Mart 1971 darbesi gölgesinde yapılan 1973
seçimleri demokratikleşme anlamında önemliydi. Seçime katılım Türkiye seçim
tarihinin yüzde 64,3 ile en düşük katılımlı 1969 seçimlerini 2,5 puan geçerek
yüzde 66,8'de kaldı.
Fakat 1973 seçimleri büyük bir sürprizle
sonuçlandı. Adalet Partisi yüzde 29'la 149, Cumhuriyet Halk Partisi yüzde 33'le
185, Demokratik Parti yüzde 11'le 45, Türkiye’de ilk kez bu seçimde ortaya
çıkan Milli Görüş ideolojisiyle siyaset yapan Milli Selamet Partisi yüzde 11'le
48 ve Cumhuriyetçi Güven Partisi yüzde 5 ile 13 milletvekili çıkardı.
Sekiz partinin katıldığı seçimde gelecek yıllarda
sıkça tekrarlanacağı üzere koalisyon hükümeti kuruldu. AP-MHP-MSP koalisyonu
"Milliyetçi Cephe" (MC) olarak adlandırıldı. Sonrasında ise 1. MC
olarak tarihe geçti.
Milli Görüş: Türkiye'nin kendi insan ve ekonomik gücü ile kalkınabileceğini, öz değerlerini koruyarak, arkasına tarihinin verdiği kuvveti alarak daha hızlı adımlarla yürüyebileceğini savunur. Faizi tamamen reddeden bir serbest ekonomiyi savunur ve sömürü düzenine karşı çıkar. Neslin sapkınlıklar karşısında muhafazası önemli bir değerdir. Dünya’daki Siyasal İslam temasının – dolayısıyla aşırı sağın – Türkiye’deki bir başka tezahürüdür.
Milli Selamet Partisi, Fazilet Partisi, Refah Partisi ve Saadet Partisi bu görüşü savunmuşlardır. Bu görüş içerisinden daha sonra daha genç ve daha pragmatist olan Recep Tayyip Erdoğan grubu ayrılarak Adalet ve Kalkınma Partisi’ni kurdu.
1977 seçimlerine
giden süreçte, iki kritik olay yaşandı. Kıbrıs Barış Harekatı ile Kıbrıs adı Türk
ve Rum Yönetimi olmak üzere ikiye bölünürken, Kıbrıs sorunu ile birlikte
Türkiye uluslararası alanda yalnızlaşırken, boykotlar ülkeyi ekonomik anlamda
zora soktu.
Milli Cephe hükümeti ile bütün sağ bir araya
toplanınca, karşıt öğrenciler arasındaki çatışmalar arttı. Bu çatışmalarda
hükümetin küçük ortaklarından Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Alpaslan
Türkeş “Sağcı komandolar, polisimize yardımcıdır” dedi ve hükümet sokak
çatışmalarında bizzat taraf oldu.
Ecevit, 29 Mayıs 1977 günü seçim gezisi için bulunduğu İzmir Çiğli Havaalanı'nda suikasta uğradı ancak Bülent-Rahşan Ecevit çifti yara almadan kurtuldu.
Seçim sonuçlarına göre CHP yüzde 41 ile 213 milletvekili, AP yüzde 36 ile 189, MSP yüzde 8 ile 24, MHP ise yüzde 6 ile 16 milletvekili çıkardı.
1977 Seçimleri, en çok oyu CHP aldı, azınlık hükümeti kurdu, ancak
güvenoyu alamadı. Böylece AP Genel Başkanı Süleyman Demirel’in
başbakanlığında İkinci Milliyetçi Cephe [AP-MSP-MHP] Koalisyonu kuruldu
ancak istifalarla bu koalisyon kısa sürede dağıldı, yerini Ecevit hükümetine
bıraktı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder